Dr.MUSTAFA ERÇEK
GİDEREK ZORLAŞAN YAŞAMA FARKLI BAKIŞ Dünyamızın nimetleri, doğal seyrinde yaşamı süren ve gereksinimleri sınırlı tüm canlılara üretim ve tüketim açısından yeter hatta artar düzeydedir. Bitkiler ve hayvanlar gereksinim duydukları kadar tüketirler, doğaya katkıda bulunurlar. Böylece geri kazanım ve üretim tekrar oluşur. Fazla tüketmek , biriktirmek gibi bir lüksleri yoktur. Düşünen , konuşan, aklını iradesini kullanabilen bitkilere ve hayvanlara yön verip, onları da kullanan biz insan aleminde ise doğal seyir ne yazık ki normal gitmemektedir. Halbuki her insan sınırlı olan gereksinimlerine( beslenme , barınma, sağlık, eğitim, sanat v.b.) fırsat eşitliği içinde kolayca erişebilir. Aklın ve bilimin ışığında geliştikçe daha mutlu bir yaşamı birlikte oluşturabiliriz diye düşünebilir. Bu çok iyimser bir yaklaşım. Gerçekte ise olaylar hiç böyle gelişmemektedir. Şöyle ki , bir azınlık kesimin bitmez tükenmez egoları ve tatminsizlikleri uğruna dünyamız çok olumsuz bir sürece doğru dolu dizgin gitmektedir. Doyumsuz hırslarımızla her alanda aşırı sağlıksız üretim ,aşırı tüketim ,aşırı biriktirme, paylaşmanın aksi hep bana duygusu ile hareket edilmektedir. Doğa tahribatı, bitki çeşitliliğinin azalması, hayvanların yuvalarının yok oluşu ,yağmur ,kar, deprem gibi doğal doğa olaylarından sonra oluşan can ve mal kayıpları, ileri derecede insan sömürüsü v.b. gibi bir çok istenmeyen olayların sebebinin temeli aşırılıktır. Paylaşmadaki anlaşamamazlıkla tetiklenen şiddet, savaşlar, aşırı silahlanma ve terör olayları sonucu insanlık top yekün bir yıkıma doğru gitmektedir.
Kaba hatları ile bahse konu olan olumsuzlukların sonlanması için öncelikle bilime inanarak ve güvenerek aklımızı bilim yönünde kullanarak yine de çok şey yapılabilir diye düşünüyorum.
Neler yapılabileceği konusunda ise ana hatları ile şöyle sıralayabiliriz.
1) Bitki ve hayvanlar aleminde n örnekleme ile gerektiğinden fazla tüketmemeli,
2)Kimsenin kimseye üstünlüğü olmadığı noktasından hareketle, her şeyi ben bilirim havasından kurtularak başkalarının düşüncelerine ön yargısız yaklaşabilmeli,.
3)Bir sorun karşısında kendi hatalarımızı öncelikle görüp, içselleştirip, doğruya yönelebilmeli,
4) Eğitimsizlik baş sorunumuz gibi duruyor. Asıl savaş eğitimsizlikle yapılmalı. Ezberci, bol imtihanlı , test usulü uygulamalardan vazgeçip ,kesin aktif, dinamik, sorgulamalı ve mutlaka uygulamalı eğitime geçilmeli, Pratik olmadan sade teorik bilgi ile olmamalı. Bu bize yeteneklerin ortaya çıkışını ve eğitimin üretkenliğini birlikte getirecektir.
5) Eğitim evde başladığı, Ailede çocuğun yetişmesinde ve büyütülmesinde annenin payı yüksekliği dikkate alınarak; Anneler çocuk gelişimi ve yetiştirilmesi konusunda özel olarak eğitilmeli ki işin özüde burada olduğu akıldan çıkarılmamalı ve kız çocuklarını eğitimden erken almak yerine bilakis daha bir donanımlı ve özel eğitimine önem verilmeli. “daima toprak ana deriz. İşlenmiş topraktaki tohumdan mükemmel ürün elde edilir.” mantığı ön planda tutulmalı.
6 ) İnsan gelişiminde kültür ve sanatın çok önemli bir yeri olduğu noktasından hareketle bu konuda çalışmalara ağırlık verilmeli,
Bütün bu öneriler ışığında; Hayatta yemek, içmek ,devamlı ve hırsla daha fazla kazançtan daha lüks yaşamaktan daha önemli olanın ;
Birlik ve beraberlik içinde iyi- kötü günlerde paylaşmayı bilerek, karşılıklı sevgi- saygı içinde , aşırı kazanç hırsı içinde egomuzu tatmin için her şeyin aşırısına kaçmadan , gelecek nesillerin yaşam hakkını da düşünen bir davranış içinde olmalıyız.