Ülkemizde yaklaşık iki buçuk milyon sokak köpeği var ve bu köpeklerin en az iki milyonu doğduğundan bu güne kalabalık alanlarda insanla yaşamaya alışmış , kendine bir kaç sokaktan oluşan yaşam alanları kurmuş masum ve iyi huylu hayvanlardır.
Bu durumun nedeni ise köpek ırkı vahşi hayatta yaşamayı , beslenmeyi , hayatta kalmayı unutalı binlerce yıl olmuştur.
Biz bu kimsesiz hayvanları kısırlaştıralım , kontrolsüz çoğalmalarını engelleyelim , yaşam alanlarında mutlu bir şekilde aç kalmadan yaşamalarını sağlayalım dedikçe birileri parmaklıklar arkasına alalım , uyutalım diyor.
Nasıl ki hiç bir insan yapı , özellik ve karakter olarak birbirine benzemez , tek yumurta ikizi olan kardeşler bile huy olarak farklı oluyorsa bu durum hayvanlarda da aynıdır.
Tabii ki huyları farklı olsa da canlı türleri meydana gelen durum ve olaylara yaklaşık aynı tepkiyi verirler.
Mesela, aç olan her canlı karnını doyurmak ister , ıslanan her canlı kuru bir yerde , üşüyen her canlı sıcak bir ortamda yaşamak ister. Dahası her canlı kendi için tehlike olarak gördüğü diğer canlıdan uzaklaşmak ister.
Her ne kadar bunu biliyor olsak da bir olayla karşılaştığımız da bu durumu unuturuz. Hele ki o olay canımızı yakan bir olay ise.
Halbuki Yüce Rabbimiz Kuran ı Kerim’de, ” Sakın ola ki bir topluluğa olan kininiz sizi adaletten ayırmasın” buyurmaktadır.
İnsan hem kendi türü olan insana hem de diğer canlılara karşı adaletten ayrılmamalı ve
her daim adil olmalıdır.
Hal böyle iken ülkemin bir yerinde bir köpek bir çocuğa veya yetişkine saldırdı diye binlerce köpeği cezalandırmanın , yaşam alanından ayırıp barınaklarda demir parmaklıklar ardında sefalete terk etmenin anlamı nedir.
Sokak hayvanları uyutulmalıdır diye konuşan insanlar uyutmanın zehirli iğne ile öldürmek olduğunu bilmelerine rağmen o eyleme uyutmak gibi masum bir isim verince vicdanen daha mı rahat olurlar.
Yaşadığımız bir kaç sokak içerisinde benim bildiğim onlarca köpek var ki , bir çoğu oldukça iri yarı olmasına rağmen saldırmak bir yana sadece yaklaşır ve sevmeni bekler.
Yazın genelde keyiflidirler , ama işte kışın soğukta ve yağmurda gelirler işyerinin saçak diplerine yatacak kuru yer ararlar.
Bir tanesi var ön ayağının biri yok ne zaman beni görse gelir vücudu ile yaslanır sev diye. Bir tanesi kocaman dev gibi olmasına rağmen çocuk gibi mırıldanarak gelir ve yanımda yürür, aç ise gözlerimin içine bakar dakikalarca.
İki tane yaramaz var biri siyah ve ufak diğeri kahverengi ve iri yarı ayrılmazlar hep ikisi takılırlar. Ne zaman aç kalsalar benim büronun camının altına gelirler fark edene kadar beklerler bir şeyler vereyim diye. Karton falan var ise orda yatar uyurlar.
Şimdi benim anlamadığım bir köpek bir nedenle veya yapısından dolayı bir insana saldırdı diye bu anlattığım köpekleri barınağa toplamanın , uyutmanın , cezalandırmanın anlamı nedir.
Tabii ki diğer tüm canlılar insan için yaratılmıştır ve aslolan insanın insanca yaşamasıdır. Bu durum kimsesiz hayvanlar için merhametli ve vicdanlı olmayı , canlı olduklarını unutmamayı, yaşama haklarına saygı duymayı da gerektirmektedir.
Sokaktaki kimsesiz canlar için kısırlaştırma sonrası sahiplendirme ve besleme çalışmaları ile aynı ortamda beraber yaşamanın , onlarında yaşama haklarına saygılı olmanın yollarını bulmalıyız.
Diğer tüm seçeneklerin bizi insanlıktan uzaklaştıracağını , adaletten ayıracağını unutulmamalıyız.
Sokak hayvanlarının daha iyi şartlarda yaşamasını sağlamayı o şehirde yaşayan bir kaç hayvan severin yapacağı fedakarlıkla sınırlandırmaktan vazgeçip özellikle kamu kurum ve kuruluşlarımız ile bu milletin kendi içinden çıkmış bütçesi yüksek firmalar tarafından sokak hayvanlarına yönelik faaliyetler beklemenin zamanı geldi de geçti bile.
Unutmamalıyız ki uyutmak bir çözüm değil canilik ve cinayet olacaktır.