Her yağış sonrası Karadeniz’in sahil şeridinden itibaren onlarca yer yer yüzlerce metre çamura bulandığını görürüz . Bu durumda aklımıza ilk gelen ve medyamız da ilk yazılan denize kaç gün giremeyeceğimiz olur.
O çamur esnafımızın biraz canını sıkarak , biraz ümidini kırarak üç günde bilemedin beş güne dağılır ve denize yeniden gireriz. Nasip olursa daha bereketli günler yaşarız ama maalesef bahçelerimizden denize taşınan organik madde oranı yüksek verimli topraklarımızın yeniden oluşması on yıllar hatta yüz yıllar alır
Denizde çamur olarak gördüğümüz aslında hızlı yağan yağış neticesinde meydana gelen su erozyonudur ve toprağımızın dere ve ırmaklar ile denize taşınmasıdır.
Su erozyonunda toprağa düşen yağış sularının bir kısmı toprak tarafından emilerek toprakların derinliklerine iletilirler. Toprağın ememediği yağış suları ise eğimler boyunca yüzey akışına geçerek daha aşağıdaki arazilere ve nehre doğru akarlar.
Şiddetli yağışlarda su damlacıkları ortalama 32 km/h hızla toprak yüzeyine çarparlar ve toprak taneciklerinin 60 cm yukarıya doğru , 1,5 metreye kadar da yanlara doğru hareket etmesini sağlarlar. Bu şekilde dekarda 25 ton civarında toprak parçası sıçrayarak yer değiştirir.
Şiddetli yağışlarda yüzeyde toplanan ve eğim ile akışa geçmiş su kütleleri hem taşınırken yüzeyden aldıkları toprak parçalarını hem de sıçrayarak içine karışan toprak parçalarını en yakın dereye ,dere ile de denize taşırlar.
İşte biz bu olaya Su erozyonu deriz ve bu erozyon ile taşınan topraklarla beraber toprak içeriğinde bulunan çeşitli mineraller ve organik maddeler de taşınmakta, toprakların verimliliği azalmakta, zaten yüzeysel olan toprağımız kaybolmaktadır.
Ülkemizde her yıl 150 milyon ton civarı toprak su ve rüzgar erozyonu ile taşınmaktadır.
Biz tarımsal üretimi organik madde içeren , canlı bir organizma olan üst toprak tabakasında yaparız. Üst toprak tabakası derinlerde ki kayaçların ufalanarak yüzeye çıkması, yüzeyde oluşan organik içeriklerle karışması ile meydana gelir.
Toprak canlı bir organizmadır. Canlılığını kaybetmesi halinde kumlaşarak veya kayalaşarak tarımsal üretim yapılamaz hale gelir.
TOPRAĞIMIZIN SU EROZYONU İLE TAŞINMASINI NASIL ÖNLERİZ ?
Su erozyonunu önlemenin en etkili yolu toprak üzerinde örtü görevi yapan , toprağı su ve rüzgar erozyonunda koruyan bitki örtüsü ekilmesi ve yaygınlaştırılmasıdır. Örtü görevi yapan bitkiler alçak yayıldıkları ve toprağı tamamen kapladıkları için gövdeleri ve kökleri ile toprağı bir arada tutar yağan yağmurda şemsiye görevi yaparak toprağın parçalanmasını ve taşınmasını önlerler.
Burada da ot ilacı veya diğer herbisitlerin kararında kullanılmasının önemi ortaya çıkmaktadır.
Düz zeminlerde bitki örtüsü su erozyonun dan korusa da dik yamaçlarda maalesef yeterli olmamakta ek önlemler almak gerekmektedir.
Bu ek önlemlerden en etkileri toprağı malç ile kaplamak ve istinat duvarları inşa etmektir. Toprağı bir malç tabakası ile malçlamak ile yağmurun olumsuz etkileri azaltılır ve yamaçlarda bitki örtüsünün tutulacağı alan oluşur .
İstinat duvarları inşa etmek, suyun kontrolsüz akışını ve toprağa zarar vermesini önlemek için erozyona maruz kalan arazilerde teraslar boyunca setler yapmaktır. Diğer metotlarla birlikte yapıldığında istinat duvarları toprak erozyonu nu önlemekte etkili olmaktadır.
Sürekli artan küresel iklim değişikliği sel ve taşkın gibi doğa afetlerinin daha sık olmasına neden olacaktır. Tedbirlerimizi ivedilikle almamız gerekmektedir.
Toprağımızı koruyalım. Hasadınız bereketli olsun.