Epeyce renkli günler geçirdik. Kimimiz beyaz, kimimiz kahverengi olduk. Ama emin olun hepimiz “kırmızı – beyaz” için mücadele verdik ve hep birlikte bembeyaz bir sayfa açtığımıza inanıyorum.
Bu renkli günlere nasıl gelindiğine, neler yaşandığına, süreçte rol alan aktörlerin söylemleriyle göz atalım.
**11 Ekim 2016 grup toplantısında, MHP Lideri Sayın Bahçeli; “Anayasa üzerinde yapılan söz düellolarının son bulmasını, bu meselenin milli birlik ruhuyla, karşılıklı hoşgörü ve saygı dahilin de sonuçlandırılmasını arzulamaktayız.”
**18 Ekim 2016 ‘da; “Hükümet sistemi üzerinde yapılan tehlikeli oynamalar, hukuki temeli olmayan siyasi ve hamasi uygulamalar rejim krizine dönüşebilecektir.Ya fiilli durum düzelsin, evli evine, köylü köyüne dönsün.
Ya da fiilli durum hukuki boyut kazanarak Türkiye derin bir nefes alsın, hukuksuzluk ve Anayasa ihlalleri son bulsun.” açıklamalarının ardından “Biz millete gitmekten korkmayız. Bunda da mahsur görmeyiz.” ifadesi;
Sayın Başbakanımızda, “doğru söze ne denir, Yeni Anayasayı en kısa zamanda Meclis’e getireceğiz” sözleriyle karşılık bulması, süreci başlatmış, metin hazırlanmış ve meclisten geçerek milletin iradesine sunulmuştu.
Muhalefet, kampanyasını “ rejim değişikliği” söylemi üzerine yoğunlaştırarak “ülkenin bölünmeye gideceğini” vurgulaması üzerine, Başbakanımız bir röportajında “Eyalet sistemini tartışmaya açmak, akla ziyandır. MHP buna destek verir mi? Türkiye’nin Üniter yapısının korunması MHP’nin varlık sebebidir” diyerek dosta düşmana güçlü bir AKP-MHP birlikteliği mesajı vermişti.
Lafı fazla uzatmadan 16 Nisan akşamına gelmek istiyorum. Sandıklar açıldı, %51.40 evet tercihi ile sonuçlandı. Çok az bir farkla sandıktan evet çıkması, ister istemez bazı itirazları gündeme getirdi.
İlk itirazlar “Anadolu Ajansı’nın verilerini bütün televizyon kanalları veriyor. Aşağı yukarı küçük bir farkla evet öndeymiş gibi gözüküyor. Islak imzalı sonuç tutanaklarına göre bu sonuçlar gerçeği yansıtmıyor” diyerek CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Bülent Tezcan’dan geldi. YSK tarafından veri aktarılmadığını da dile getirdi. Yine Tezcan; YSK’nın, mühürsüz pusula ve zarfların sayılacağına olan itirazlarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
YSK Başkanının “Geçersiz olduğu ileri sürülen oy pusulaları ve zarfları YSK tarafından üretilen, sahte olmayan zarflardır, sandık kurulunun ihmali vatandaşın oy verme hakkını engellememeli, hem bu daha öncede uygulanmış bir içtihattır” söylemleri tartışmaları sonlandırmaya yetmedi.
Başbakanımızın Referandum değerlendirmesinde , “Açıkça söylüyorum, bu halk oylamasının kaybedeni yoktur, kazanan Türkiye’dir, kazanan aziz milletimdir. Şimdi artık dayanışma, bir olma, beraber olma, birlikte Türkiye olma zamanıdır” sözlerini son derece olumlu buluyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızın “Oyunun rengi ne olursa olsun sandık başına giden milletimizin her bir ferdine şükranlarımı sunuyorum. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte yürütme, yasama ve yargı birbirinden tamamen ayrılmıştır.” sözleriyle yeni bir siyasi dönemin başladığını, temiz bir sayfanın açıldığını, 2019 seçimlerine kadar güzel gelişmelerin olacağını düşünüyorum.
1 Kasım 2015 seçimlerinde ki sonuçlarla referandum sonuçlarını karşılaştırıp, “AKP-MHP ittifakı oy kaybetti”, “MHP’den beklenen oy gelmedi” gibi söylemleri önemsemiyorum. Zira bu söylemleri üretenler, AKP’yi yıpratmanın yolunun MHP’yi yani Sayın Devlet Bahçeli’yi yıpratmaktan geçtiğini, aksi halde bu ülkeyi asla bölemeyeceklerini net olarak biliyorlar.
Hayır, tercihinde bulunan dostlarıma, “yeniden başlamak” gibi söylemlerle vakit kaybedilmemesini, bu referandumdan çıkan sonuca sahip çıkıp, birlikte hareket ederek araladığımız safları sıklaştırmamız gerektiğini söylemek istiyorum. Her güzel şey, iyiyi istemekle ve istediğinin iyilik olduğuna inanmakla başlar.
Rengimiz “kırmızı-beyaz”, sevdamız Vatan.
Sevgi ve saygılarımla…
