“Ecel geldi mi cihana, baş ağrısı bahane”
Bir Ayet ‘de denir ki “Allah’a tevekkül et, Allah kendine tevekkül eden kişileri sever”.
Ayet ve atasözünden anlamamız gereken, fıtrat veya kadercilik olmamalı.
Elbette kadere inanırız;
Ama elimizden gelen bütün gayretleri göstermeli, sonrasını Allah’a bırakmalıyız. Tevekkül etmek demek budur. Çaba göstermeden tevekkül olmaz. Sonuca etki edecek çabalar gerekli.
Deprem anı ve sonrasında alınacak aksiyonlar çok iyi planlanmalı.
Bölgeye uygun imar planları hazırlanmalı ve uygulanmalı.
Bir yapının inşaatında müteahhit, mühendis, mimar, yapı denetim ne kadar önemliyse, o binanın temelini atan, demirini bağlayan, betonunu döken ustanın da mesleki yeterliliği bir o kadar önemli,
Denetim zaten Allah’ın emridir…
99 depreminde en yıkıcı etkiyi alması beklenen Tavşancıl ilçesi “tek bir can kaybı yok” başlığıyla adını tüm dünyaya duyurdu.
Kütahya Valisi Belediye başkanını arar,
– Kaç kaybımız var?
Cevap; yok
– Kaç yaralımız var?
Cevap; yok
– Kaç hasarlı binamız var?
Cevap; yok…
Şaşıran vali şu soruyu sorar.
– Ben yanlışlıkla Kütahya Tavşanlı’yı mı aradım?
– Cevap; hayır efendim, doğru aradınız…
Bu hikâyenin kahramanı dönemin Belediye Başkanı Merhum Salih GÜN. Allah gani gani rahmet eylesin, mekânı cennet olsun, Allah razı olsun.
Salih GÜN, özel güçleri olan, büyücülük üfürükçülük bilen, geleceği tahmin edebilme yeteneğine sahip birisi değildi.
Sadece, bilime inanan ve yaşadığı yerin ‘Kuzey Anadolu Fay Hattı’ üzerinde olduğunun bilincinde olan birisiydi. Buda tevekkül etmesine yeterliydi.
Çünkü olası bir depreme uygun hazırladığı imar planını, canı pahasına korudu. Yüksek kat sınırı başta olmak üzere çok sayıda zorunlu uygulama getirdi.
Öz babasına çatı katı yapmaya izin vermedi. Halktan gelen tepkilere kulak asmadı. İlçesini rant-a satmadı.
Sonrasını Allah’a bıraktı. Ve 50 km uzaklıktaki Gölcük depreminde, ilçesinde bir çivi dahi oynamadı.
2002 yılında Belediye Başkanlığından ayrılmasıyla birlikte imar planlarında gevşemeye gidildiği yazılıyor. Olası bir depremde ne olacağını Allah bilir…
Felaket yaşandıktan sonra, sahada olmak değildir önemli olan.
Önemli olan; Önceki yaşanan felaketlerden sonra ne kadar mesafe katledildi?
Olası felaketler için nasıl tedbirler alındı .
Sonrası tabi ki Takdir-i İlahi…
İçimiz yandı, ciğerlerimiz parçalandı. Kimimizin canları enkaz altında kaldı.
Yaşanan deprem felaketinde, canlarını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, tüm halkımıza sabırlıklar diliyorum.
Karınca misali yanan yangına bir damla su taşıyan herkesten Allah razı olsun.
Kadere inanıyoruz, kadere terkedilmeyi hak etmiyoruz…
Saygılarımla