“Ne olmalı?” dedi, bir dostum.
“Ne olmalı ki, insan mutlu olmalı?”
Dedim:
Güneş olmalı, her sabah ufuktan doğmalı.
Doğmalı ki, moral motivasyon olmalı, enerji vermeli insana ve insanın yararlandığı tüm varlıklara.
Sonra bir işi olmalı insanın. Günlük nafakasını sağlayacak, en azından karnını doyuracak kadar.
Çalışmalı insan, tükettiğinden daha çok üretmeli.
Geldiği dünyayı, aldığı yerden daha ileriye götürmeli.
Dinlenmeli sonra, eğlenmeyi bilmeli, sevmeli, sevilmeli.
İnsanlar ile bir arada olmalı, birlikte oynayıp, birlikte gülebilmeli.
Bazen de ağlamalı, vicdanı olduğunu asla unutmamalı.
Hak edene hakkını, yanlış yapana dersini vermeli.
Haddini bilmeyene hemen sırtını dönmeli insan.
İşi ehline vermeli, ehliyeti olana güvenmeli.
Önce öğrenmeli, öğrendikçe kendine güvenmeli.
Güvenliği için özgürlüğünden, özgürlüğü için güvenliğinden asla vazgeçmemeli.
Bilmediğini bilmeli insan, bilmeli ki bilgi değer, bilge saygı görmeli.
Hayatı, acıyı tatlıyı bilenle paylaşmalı, yuvasını saygı duyduğu en özel, en güzel insana teslim etmeli.
Sonra çoğalmalı insan, çoluk çocuk, dede torun bir arada yaşamalı.
Tecrübesini aktarmalı, hayatı anlatmalı.
Hedefi olmalı insanın, mutlu olmak için umutlu olmalı.
Yürümeli koşmalı, yeri gelince yüzmeli bazen de uçmalı insan.
İlkbaharda ekmeyi, sonbaharda toplamayı bilmeli.
Kış geldiğinde konu komşu, eş dost birlikte yemeli.
Kâinatı yaratanın ilahi kurallarını öğrenmeli, öğrendikçe uygulamalı.
Gözyaşı ve acıyla yazılmış insanlık kurallarına uymalı. Onları koruyup geleceğe taşımalı.
Affetmeyi bilmeli insan, bilmeli ki hatasız kul aramamalı.
Sonra uyumalı, uyumalı ki, kötülükleri unutmalı, her yeni güne yeni umutlarla uyanmalı.
Sadece bunlar mı olmalı?
Hayır…
Her zaman hayalleri olmalı.
Hayallerine ulaştı ne mutlu, ulaşamadı öteki dünya umudu olmalı.
Olmalı ki, insan, insan olduğunu unutmamalı.
Sağlıcakla kalın…