Büyüklerimizin ve çocuklarımızın evde kaldığı bu günlerde, aile olmanın tadını çıkarmak gerek.
Çünkü kolay değildir aile sahibi olmak.
İnsanların 4 temel ihtiyacı vardır. Nefes almak, yemek yemek, su içmek ve çoğalmak. Bunlardan biri olmasa, dünyada insan olmaz.
Yemeyi, içmeyi, nefes almayı halleden her reşit insanın çoğalmasını isteyen Yaradan, iki cins yaratmış ve birini diğerine muhtaç kılmıştır.
Allah’ın (C.C.) yarattığı ilk insanlar Hz. Adem ile Hz. Havva’dır. Dünyadaki ilk iki insan Arafat’ta buluşmuş, ilk iş olarak Müzdelife’de evlenmişlerdir.
Dünyadaki ilk aşk burada başlamış, ilk düğün burada olmuş, ilk aile burada kurulmuş, insanlığın çoğalması için ilk adım burada yani Müzdelife’de atılmıştır.
Onun içindir ki aile, insanla beraber varolan bir kurumdur. Onun içindir ki aile, kutsal bir yapı, sosyal bir varlık, en küçük toplumsal grup, hukuki bir kurumdur.
Evlenen insan, ister erkek ister kadın olsun, evlendiği insanı eşi olarak kabul eder ve öyle tanır. Gerçekten de eşidir ve eşi olmalıdır. Yani birbirine denk, birbiriyle eşit.
İster hukuki, ister dini olsun, evlenmenin kuralları vardır. Bunlar reşit olmak, yani yaşın uygun olması, evliliğin ilan edilmesi, yani en az iki kişinin şahitliği ve her iki tarafında baskı altında kalmadan özgür iradeleri ile kabul etmeleridir.
İlk insandan bu yana evliliğin en önemli amacı, çoğalmak, dünyaya çocuk getirmek, insanlığın devamını sağlayacak şekilde büyütüp yetiştirmektir.
İki nezih insanın birbirini beğenerek, birbiri ile anlaşarak kurdukları yuvanın ürünüdür çocuk.
Çocuk, eşler arasındaki sevgi ve saygıya farklılık kazandırır. Önceleri birbirleri olmadan yapamayacaklarını düşünen eşler, daha sonra çocukları için yaşamaya başlarlar.
Çünkü o, dünyanın en güzel varlığıdır. Patenti anne ve babaya aittir. Onların yürekleri kadar sevgiyi tanır. Onların duygularıyla dünyaya bağlanır.
ABD’de yapılan bir araştırmaya göre doğumların %40’ı evli olmayan bekar bayanlar tarafından yapılıyormuş.
Babasız ya da annesiz yetişen insanların hep bir tarafı eksik kalıyor.
Çünkü anneden öğrenilen başka, babadan öğrenilen daha başkadır.
Bu eksik yan ile ne kadar insan gibi insan olabileceklerini siz düşünün. Ve evliliğin yok olmaya başladığı toplumların sonunu tahmin edin.
İnsanlar çakal sürüleri gibi yaşamaya başlarsa, yiyeceklerini de çakal gibi paylaşmaya başlar. Sonrasını düşünmek bile istemiyorum.
Evlilikte eşler arasındaki aşk, sevgi, ten uyumu, ruh uyumu işin biraz hikâye tarafıdır.
Bütün mesele, saygı çerçevesinde birinin tüm sorumluluğu üzerine alabilmesidir. Bu kişinin erkek ya da kadın olmasının bir önemi yoktur. Bu durum doğallıkla oluşur.
Zorunluluk gereği evde kaldığımız bu günlerde herkes stresli. Aile reislerinin daha mutedil, diğer üyelerin de daha sabırlı olmaları birlikteliği sağlayacaktır.
Birlikte alınan kararlar, birlikte uygulandığı zaman o aileyi daha güçlü yapacaktır.
Evlilik, insanı vasıfları taşıyan iki insanın bir araya gelmesiyle, bu geçici dünyada gerçek huzuru bulabileceği tek ortamdır.
Çünkü sadedir, çünkü en doğal halini yaşar, çünkü ALLAH rızası içindir.
Evet, evliler! Hayatı eve sığdırdığımız şu günlerde, aile olmanın lezzetini doya doya yaşayın.
Ve bekarlar, evliliğin avantajları, dezavantajlarından her zaman fazladır.
Unutmayalım ki evlilik, kutsal bir görev, aile de kutsal bir yuvadır.
Kalın sağlıcakla…