Zenginlik denildiği zaman sizin aklınıza ne geliyor bilmiyorum. Fakat toplumumuzdaki çoğu insanın aklına ilk başta mal varlığı zenginliği geldiğini söyleyebiliriz. Zenginliğin tanımı kişiden kişiye değişir. Kimine göre sağlık en büyük zenginliktir, kimine göre fındık tarlaları, arabalar, evler ve bankadaki paralar, kimine göre ailesi, kimine göre ise yaşadığı hayat ve sahip olduğu inançtır zenginlik.
O yüzden bu yazıyı maddi açıdan zengin ya da yoksul herkes okuyabilir. Yoksul demişken şunu da eklemek isterim ki, cebinde parası olmayan değil, bir hayali olmayan yoksuldur. İnsanların çoğu hayal kurmaya cesaret edemiyor, çünkü hayal kurmanın sorumluluğundan korkuyor.
Bir insan doğuştan mal varlığına sahip olabilir. Ya da belirli şartları yerine getirerek bu seviyeye ulaşmış olabilir. Etrafınızda bu şekilde maddi açıdan durumu hayli iyi olan ve isimlerini sıkça duyduğunuz insanlar mutlaka vardır. Peki, o insanlar acaba mevcut durumlarından ne kadar memnun? Mutlular mı? Kira ödeme derdi olmayanlar, eve yüksek doğalgaz faturası geldiğinde endişelenmeyenler, enflasyonun teğet geçtiği ya da yanına bile uğramadığı insanlar size sesleniyorum mutlu musunuz? İçinde yaşadığımız güzel Akçakoca’mızın gençleri imkânları olmadığından dolayı işsiz gezerken mutlu musunuz? Cebinizdeki parayla rahat rahat gezip, bir de etrafınızdakilere hava atarken gerçekten keyif alıyor musunuz? Hayal kuramadığı için bunalıma giren, kursa bile gerçekleştiremeyeceğini düşündüğünden dolayı depresyon geçiren fakat ne yaşadığının farkında bile varamadığı için tutunacak herhangi bir dal arayan, bu dalı da bulamadığı için uyuşturucuya sarılan ve ömrünü heba eden Akçakocalı hemşerilerinizi gördüğünüzde gerçekten huzurlu olabiliyor musunuz? Merak ediyorum?
Akçakoca’da yaşayan maddi zenginliğe ulaşmış insanların %70’i inşaat işleriyle uğraşmakta. Parayla para kazanma sanatı… Yoksa çevremizdeki yeşil alanları yok edip, betonlaştırma sanatı mı demeliydik! Her neyse işte… Doymadılar, bu gidişle de doymayacaklar. İnşaat gereksizdir demiyorum. Haddinden fazlası zarardır demek istiyorum. Acaba Akçakocalı birkaç zengin bir araya gelip de, gençlerimiz için bir şey yapamazlar mı?
Birlikten kuvvet doğar. Cebinde parası olan 5 iş adamı bir araya gelse ve ortaya 100’er bin dolar koysa ve birlikte bir şirket kursalar mesela. Bir marka ismi bulsalar, bir arazi kiralayıp üstüne bir fındık entegre tesisi kursalar. Hem Akçakocalı üreticilerimizin ürünlerini satın alır hem de en az 100 gencimize istihdam sağlamış olurlar. Akçakoca’nın bağrından çıkan bir marka, yarının ünlü çikolata fabrikalarından biri olabilir belki, neden olmasın?
Zenginlik, başkaları için sürekli bir fayda sağlayabiliyorsan bir değer ifade eder. Bunun haricinde bir anlam ifade etmez. Başkalarına hizmet edebildiğimiz ölçü de zenginiz. Başkalarını güldürebildiğimiz ölçü de mutluyuz. Bir insan önce kendisine, sonra ailesine, sonra komşusuna, sonra yaşadığı muhite faydalı olacak. Ondan sonra ancak ülkesine faydası olabilir. Herkes bu şekilde düşünür ve böyle hareket ederse, o zaman cumhuriyet bir anlam ifade eder. Biz kendi kendimizi yönetemezsek, başımıza bir adam gelir bizi koyun gibi gütmeye çalışır ve biz yine her şeyi devletten beklemeye devam ederiz.
Düşüncelerimi ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün güzel bir sözüyle noktalamak istiyorum. “Kendiniz için değil, bağlı bulunduğunuz ulus için el birliği ile çalışınız. Çalışmanın en yükseği budur”.
