BAŞKA AKÇAKOCA YOK

“Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir” diyor, Sabahattin Ali. Neyi sevmek derseniz, tabii ki güzeli, güzel olanı, Akçakoca’yı sevmek derim. Yeter mi derseniz. Yetmez derim. Çünkü sevmek için yürek, sürdürmek için emek gerekir.

Evliya Çelebi’nin bile seyahatnamesinde, “havası latif, lebiderya” bir yer olarak bahsettiği Akçakoca, tarih boyunca, insanların sevgilisi olmuş. Kim geldiyse yerleşmiş, kim geçtiyse unutamamış.

Çünkü, elinize bir dünya haritası alıp, en güzel ülke hangisi diye bakarsanız Türkiye’yi görürsünüz. Başşehri Ankara’ya en yakın deniz nerede derseniz, Akçakoca’ya gelirsiniz.

Ama bir sorun var. Akçakoca’nın bir sevgili aşkıyla kucak açtığı, havası, suyu, toprağı ile karnını doyurduğu bazı insanlar bu şehre ihanet ediyorlar.

Dünyanın neresine giderseniz gidin, her şehrin kendine özgü sorunları vardır. Ve bu sorunlar hiç bitmez. Çünkü değişmeyen tek şey değişimdir.

Bazen yol çöker, bazen yıldırım düşer. Bazen havadaki bulutun şekli, bazen denizin rengi değişir. Bazen toprak oynar titretir, bazen ateş gelir süpürür. Bunlar hayatın, yaşamın ve değişimin gerçekleridir.

Esas olan ise geçimdir. Geçinmek için harcanan emektir. Akçakoca’nın insanları, fındıkçılık ile, balıkçılık ile geçinir. Ama bunlar için arazi gerekir, sandal, ağ olta gerekir.

Birde turizm vardır. Sermayesi olanda, hiç bir şeyi olmayan da kazanır. Akçakoca’ya en iyi geliri, hizmet sektörü yani turizm getirir. Sırf bu nedenle insanlar yılın on ayı yatırım yaparlar. Amaç iki aylık turizm sezonunda kazanmaktır.

Ancak birileri çıkar ortaya, otu mokunu, suyunu, tozunu  ortaya koyar, her yerde yaşanabilecek anlık olumsuzlukları , yazar çizer, duymayana ilan ederler. İyi iş yaptığını sanırlar da; aslında karnını  doyurduğu Akçakoca’ya  fındık kabuğunu doldurmayacak şeyleri devleştirip  nankörlük ederler.  Oturur bundan zevk duyarlar. Gençlerin, emek veren kişilerin beklentisinin içine ederler.

Sadistler bunları bilmezler. Bilseler de  de görmez narsistler.

Sabah kalkarlar,  ilk işleri kara çalmak için bir olumsuzluk aramaktır  . Sel olur gün geçmeden anında sahillerin çöpünün kalkmadığını sorarlar, denizin rengini sorgularlar. Denizin de , içme suyunun da tahlil sonuçlarının çok iyi olduğuna bakmazlar önemi yoktur onlar için, “Akçakoca’da salgın var “ derler. Başka  tatil beldelerinde lahmacunun 100 çayın 40 TL olduğunu bilirlerde bilmez görünür Akçakoca’da soygun var derler.

Yöneticilerle sorunları vardır onlar üzerinden Akçakoca’ya vururlar. Siyasetçiyle takışırlar Akçakoca’ya vururlar. Hiç akıllarına gelmez  , varsa bir sorun arayıp muhatabını düzeltilmesini istemek. Yapıcı olmak Akçakoca için yaş üstüne bir taş koyana destek olup bir taş da kendileri koymak gibi bir dertleri yoktur. Dertleri üzüm yemek değil Bağcıyı dövmektir.

O egoistlerin  tek derdi vardır.  Karadeniz’in İNCİSİ  adıyla  özdeş , İnci gibi şirin Akçakoca’ya kimse gelmesin. Akçakoca gelişmesin, büyümesin böyle kalsın. Kalsın ki, kendileri arzularınca atlarını koştursunlar.  Sanırlar ki kendi kudreti ve ilmi sorgulanamaz, soru sorulamaz. Bilmezler ki BAŞKA AKÇAKOCA YOK.

Allah böyle insanlardan önce Akçakoca’yı, sonra Akçakoca sevdalılarını korusun. Bu şehri kirletmelerine,  Karadeniz’in İncisine  zehir kusmalarına fırsat vermesin.

Akçakoca Sevdalısı