Geçtiğimiz soğuk ayların sonrası bahar ayları, karlı günlerin arkası bahar günleri inşallah.
Fiyatlar pahalanıyor, özellikle gıda enflasyonu çok artıyor.Son 1 yıldaki enflasyon TUİK e göre % 54, sebze meyvede bu oran çok daha yüksek oldu.
Bir kg domatesi 15 TL ye , 1 kg biberi 20 TL ye, 1 kg patlıcanı 35 TL ye aldığımız günler oldu. Bu durumun en önemli nedeni temel tüketim gereksinimlerimiz olan sebzeleri her gün tüketirken çoğunluğumuzun üretmekten vaz geçmiş olmamız.
Antalya ve Mersin olmasa halimiz harap ama mazot fiyatlarıda sürekli artıyor, nakliye masraflarını artırıyor, bu durumda doğal olarak en bol olan ürün bile pahalı tüketiliyor.
Karadeniz, İç Anadolu, Akdeniz, ve Ege bölgelerimizde Ülkemizin yarısından çoğu kırsalla bağlantılı yaşıyor. Kışın şehirlerde olsa da bahar geldimi köydeki evine gelen, okullar açılana kadar köyde yaşayan çok insanımız var.
Sebze üretimi çok zor olan, kozmik bilgiler isteyen, çok masraflı bir üretim değil. Tohumdan veya fideden domates, biber, salatalık, patlıcan, fasulye, dolmalık biber üretmek için biraz ilgi ve emek, biraz zaman yeterli.
Arazisi ve zamanı olan, üretimle geçimimi sağlayacağım diyen büyük alanlarda üretsin, ticari düşünsün ama herkes ticari yapacak diye bir kural yok. Yarım dönüm alana dikeceğiniz fideler ile bir evin sebze ihtiyacının karşılaması mümkün.
Alan küçük oldumu öyle mazot la, traktörle işin olmaz el emeği göz nuru ürün yetiştirirsiniz.
Hadi bu sene bir kaç karık olsun fide dikelim, sulayalım , emek verelim. Satacak kadar üretmesek te kendi ihtiyacımızı bahçeden karşılayalım.
İnanın bahçede yetiştirip elinizle topladığınız domates, biberle yapacağınız menemenin, patlıcan ile yapacağınız karnıyarığın tadı harika oluyor.
Milli üretim deyip duruyoruz, Hepimizin tank, siha üretmesi, yerli yarı iletken çip geliştirme çalışmalarında görev alması mümkün değil ama yüz metrekare bahçesi olan herkesin domates, biber üretmesi mümkün.
Ürettikçe üretmenin zorluklarını, sebzelerin hastalık ve zararlılarını, sulamayı, boğaz doldurmayı, yabancı otu ayıklamayı öğrenir, sonraki senelerde daha büyük alanlarda üretiriz.
Ülkemizin yarısının köyde yaşama şansıda yeride yok, bir işyeri var, bir işyerinde çalışıyor, şehirden uzun süreli uzaklaşma şansı yok.
Kalan yarısı öyle mi?
Bozkırın ortasında, tepenin kenarında, gölün karşısında, ovanın merkezinde 10 dönüm verimli arazinin ortasına ev yapıp, etrafını duvar örüp, iki karık domates dikmeden, 2 tavuk beslemeden, pazardan aldığımız sebzeyi, yumurtayı tüketip sonrada iki domates on lira, iki yumurta beş lira oldu diye kızmanın bir anlamı da yok, bir faydası da yok.
Hadi bu sene başlayalım.
