KAMU EMEKÇİLERİ BORDRO YAKTI

Akçakoca Cumhuriyet Meydanında toplanan bir grup KESK üyesi sendikalı ve 2021 Tüm Emekli Sen üyesi, geçim sorununa ve hayat pahalılığına dikkat çekmek için bordro yakma eylemi gerçekleştirdi.

Saat 17.30’da Cumhuriyet Meydanı Atatürk Anıtı önünde toplanan grup adına basın açıklamasını  KESK Akçakoca ilçe temsilcisi Eğitim Sen Düzce Örgütlenme sorumlusu Erol Karadaş yaptı.

Karadaş’yaptığı basın açıklamasının tam metni ;

”Değerli Kamu Emekçileri, Değerli Arkadaşlar

Bin bir türlü zorluk içinde borçla harçla ayakta kalmaya çalıştığımız bir yılı geride bıraktık. Ama yeni yıla da gözlerimizi fahiş zamlarla açtık.

Yılın daha ilk dakikalarında elektriğe, doğalgaza, akaryakıt ürünlerine yapılan fahiş zamların şokunu atlatmadan her yanımız adeta zam kasırgası ile sarıldı.  Her alış verişte cebimizden çıkan para artarken poşetlerimiz küçüldükçe küçülüyorTÜİK rakamları bile son 19 yılın en yüksek enflasyonunu gösteriyor.

Ancak güneş balçıkla sıvanmıyor!

Bırakalım ilk onu artık dünyanın en büyük 20 ekonomisi içinde de değiliz. Üstelik dünyada enflasyonun en yüksek olduğu ülkeler sıralamasında ilk ona sekizinci sıradan girmiş bulunuyoruz.

Gelişmiş hatta gelişmekte olan ülkeler bizim sadece bir ayda yaşadığımız enflasyonu bir yılın sonunda görüyor. Üstelik bunlar TÜİK’in çarpık enflasyon rakamlarına göre olan durum.

Çarşıya, pazara, mutfağa yansıyan zamlar yaşadığımız hayat pahalılığının TÜİK enflasyonun iki katı…  Yaşanan gerçek hayat pahalılığı yüzde 80’lere dayandı.

Hem açlık hem de yoksulluk sınırı % 55 arttı. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 4 bin TL’yi, yoksulluk sınırı 13 bin TL’yi, bekar bir çalışanın yaşam maliyeti 5 bin TL’yi aştı.

Asgari ücrette  %50,4 artış yapıldı.

Halkın cebinden alınıp piyasaya sürülen 10 Milyar dolar sayesinde döviz kuru 3-4 puan düşürüldü. Buna rağmen yılın başında 7,40 TL olan dolar kuru yüzde yüze yakın artışla 13 TL üzerine yapıştı.

Maşımızı dövizle, dolarla almıyoruz. Ancak tükettiğimiz her şeyin döviz fiyatlarına göre arttığı bir ülkenin emekçileri olarak kurdaki dalgalanmalar hayatımızda fırtınalar koparıyor. Üstelik kurdaki kısmi düşüşe rağmen başta akaryakıt ürünleri olmak üzere iğneden ipliğe yapılan fahiş zamlar devam ediyor.

2021’in başında maaşı 5 bin TL olan bir kamu emekçisi bununla 678 dolar alabiliyorken yılın sonunda 5.423 TL olan maaşı ile aldığı dolarak 285 birim azalarak 393 dolara gerilemiş bulunuyor.

Yeni yılın ilk dakikalarında elektrik %50 ile %127 ortalama %80, doğalgaz meskende %25, vergi, resim ve harçlar %36, köprü geçiş ücretleri  %25 zamlandı.

Buna rağmen bize 2022’nin ilk altı ayını %7,5 maaş zammı ile geçirin diyorlar. Enflasyon farkını öne çekmekten ibaret %2,5 artışı “refah payı”  gibi gösteriyorlar.

Gittikçe ağırlaşan koşullarda bırakalım altı ay sonrasını yarın nasıl bir ülkeye uyanacağımızı bilmiyoruz. Uykularımız kaçıyor.

Bu karanlık tabloda GEÇİNEMİYORUZ!, NEFES ALAMIYORUZ.

Değerli Kamu Emekçileri, Değerli Arkadaşlar

Yıllardır gerçek enflasyonu iliklerimize kadar yaşadık. Yaşamaya devam ediyoruz.

Ama maaşlarımız hep bir yerlerden sipariş edilip TÜİK tarafından masa başında belirlenen rakamlara göre artırıldı.

Üstelik Ali Cengiz oyunları ile belirlenen bu rakamlara göre belirlenen enflasyon farkını almak için bile altı ay beklemek zorunda bırakıldık.

Sonuçta tüm bunların faturası daha fazla yoksullaşma, daha fazla güvencesizleşme olarak hepimize kesildi.

Geldiğimiz noktada maaşlarınızdaki erime artık buharlaşmaya dönüştü, Yoksulluğumuz arttı.

Buna rağmen hala önümüze TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarını koyuyorlar.

Enflasyon farkını öne çektikleri rakamı %2,5, %3 refah payı gibi yutturmaya çalışıyorlar.

Oysa artan hayat pahalılığının ateşi ile yıllardır süren yangını her gün daha fazla körüklüyor.

Sadece son bir hafta içinde yapılan fahiş zamlar bile Ocak ayı enflasyonun daha şimdiden %10’na dayandığını gösteriyor. Yani daha ilk aydan yaşanacak enflasyon farkı bile refah payı aldatmacasını yutmaya yetiyor.

ARTIK YETER DEMENİN VAKTİ ÇOKTAN GELMİŞTİR.

Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu yetkinin asıl sahipleri olarak hangi sendikanın üyesi olursak olsun bizlerin bir araya gelmesinden, ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçiyor.”