akçakocaakçakoca haberakçakoca gazetesihaber akçakocaakçakoca son dakika
DOLAR
32,5762
EURO
34,9963
ALTIN
2.463,44
BIST
9.886,96
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cumartesi Yağmurlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C
Salı Az Bulutlu
18°C

Sapla Samanı Ayırmak Gerekir!!

06.08.2021 09:52
1.485
A+
A-

 

Savunulacak veya söylenecek söz kalmadığında mantık ta kalmaz, akıl ise zaten hak getire…

İşte böyle bir çıkmazda kalınca da gözünü sevdiğiminim insanı, becerisizlik ile sağduyuyu KAR- ŞI- LAŞ- TI -RIR!!, Devlet ile yöneticilerini bir birine KA -RIŞ- TI -RIR!!.

Kısacası sapla samanı birbirine karıştırır ki, aklınca bezdirerek haklı çıkmaya çalışır.

Hele saman altından su yürütenler vardır ki, Allah muhafaza sanırsın tek derdi Vatan!!!

Beyler , bayanlar Devlet benim, sensin, biziz hepimiziz. Çıkıp ta Devletime, yani ”hepimize güveniyorum” diye avazın çıktığı kadar bağırabilirsin! Hatta bütün rahatsızlıklarına rağmen ayak direyip yöneticilerini de savunabilirsin.

Ancak mevzuyu sulandırıp Devletimizi yönetenlerden memnun olmayanları, devlet düşmanı veya nankörlükle istanbul escort suçlayamazsın.

Kim bilir belki de ayak dirediğin için asıl hain sensindir.

O yüzden, her zaman büyüklerimizin söylediği gibi “Meselelerin özünü ortaya çıkarmak; sapla samanı ayırmak gerekir. Değerli olan samandır, sap değil”…

Biraz geriye giderek bir örnek ile konuyu özetlemek üzere sap ve saman ile devam edelim.

Ağustos 2012’de zamanın Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehdi Eker “Türkiye 2002‘de 23 milyar dolarlık tarım hasılası ile dünyada 11. sırada yer alıyordu; 2010‘da 61,8 milyar dolar ile 7. sıraya yükseldik. Fransa, İtalya ve İspanya‘yı geride bıraktık. Şu anda Avrupa‘nın 1. büyük tarım hasılasına sahip ülkesi, dünyanın da 7. tarım ekonomisiyiz” diyor ve “2023‘te ilk 5‘e girme hedefi” koyuyordu.

Bakanın verileri TUİK’ten aldığı, hedefi ise bol keseden fırlattığı gün gibi ortada. Tarım arazileri bir milyon hektarı geçmeyen Hollanda ABD’den sonra ikinci sırada. 14 milyon hektara sahip olmamıza rağmen geldiğimiz nokta içler acısı.

Hükümet 2010’da canlı hayvan ve et ithalatına karar verdi. Bu arada et ve balık kurumu besicilerin elinden etleri maliyetinin altında satın aldı. Girdi maliyetine yetişemeyen birçok işletme ve küçük besiciler sektörden çıkmak zorunda kaldı. Sonuç ise tüketici kilosu 8 liradan ithal edilen üçüncü sınıf etleri 24-25 tlden yemek zorunda kaldı. Artık, piyasadan kimler çıkarıldı, kimler bu işe girerek zengin oldu orasını Allah bilir.

Yine Bakan Hızır gibi yetişerek, girdi maliyetlerini düşürmek için olaya müdahale etti.

9 Ağustos 2012 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan bitki karantinası yönetmeliğinde yapılan değişiklik ile ithalatı yasak ürünler kapsamında olan kuru ot, sap ve saman bu kapsamdan çıkarılarak ithal edilebilir hale getirildiğinin müjdesini verdi.

Fiyatları terbiye etmek için kendi üretebildiğimizi dışardan ithal ederek hem dış cari açığı artırıp hem de kendi tarımımızı bitirdiğimizi yıllardır fark edemedik. Halen daha aynı yanlışta ısrar etmeye istikrar diyoruz.

Daha garibi ise, 1996 senesinde ülkemize ilk deli dana hastalığının görüldüğü yıllarda hastalık riski taşıyan etlerin yasak konulmadan çok kısa süre önce ülkeye sokulmasında, görevi ihmal suçu işlediği öne sürülen bakanlık bürokratları arasında Mehdi Eker’ in de ismi geçiyordu.

Şimdi ben, böyle bir skandala adı karışan kişinin neden 10 yıl tarım bakanlığı koltuğu verildiğini söyleyince ve bu gibi liyakatsiz yöneticileri eleştirince sağduyumu kaybediyorum öyle mi?

Askeri kışlalara kapattınız, iblisler Mehmetçiklerimizi çarşıda pazarda şehit ediyor, kışladaki bayrak direklerine saldırıyor yanlış yapıyorsunuz. Bu kahpelerle masada müzakere olmaz çatakta batakta mücadele olur derken;
Sen dolma bahçede mektupların okunmasına, İmralı canisine elçiler gönderilerek muhatap alınmasına alkış tutacaksın. Sonra ciğerimiz yanınca da, “yakana yaktırana toz kondurmuyorsun” diyeceksin öyle mi?

Bu ülkede “patlamadan canlı bombaları tespit edemiyoruz” diyenlerin istikrarını savunacaksın, sınırdaki mayınların temizlenip ülkeyi yolgeçen hanı yapılmasından rahatsız olmayacaksın, ben eleştirince beddua edeceksin öyle mi?

Dahası, tarım bakanlığı ve orman bakanlığını birleştirip tek bakanlık olarak koltukta tuttukları Pakdemirli’nin aynı hataları fazlasıyla devam ettirdiğini, tarım ekonomimizin ve ormanlarımızın korunmasında zafiyet yaşandığını, içerde dışardaki iblislerin bu beceriksizliklerden faydalanarak daha fazla canımızı yaktığını söyleyince, Devleti aciz görüyorum öyle mi?

Türk Hava Kurumu’na kayyum atadınız, havadan yangın söndürme işini özelleştirdiniz, THK’nın elindeki aktif uçakları çürümeye terk ettiniz, pilotlarının işine son verdiniz. İsrail’e Yunana yardıma gönderdiğiniz yangın söndürme uçaklarını yanan kendi ormanlarımıza gönderemediniz deyince “3 sene önceki olayla algı yapıyorsun” diyeceksin öyle mi?

Yok kardeşim kusura bakma, sen siyasetine bak benim yanan yüreğime dokunma…

Meselenin özü, böylesine bir felakette bile ortak akılda buluşamıyorsak, haklı eleştirilere bile tahammül edemiyorsak, yaşanan bir felakette köşe kapmaya çalışıyorsak yangın çok daha büyük demektir. Ne uçak ne helikopter bu yangını söndürmeye yetmeyecektir.
Asıl olan yönetenlerin yanlışlıklarını eleştirmek değil, yapılan yanlışlıklara sessiz kalmak Devletimizi acziyete düşürecektir.

Gerçekleri görebilirsek eğer, işte o zaman sesimiz daha gür çıkar ve her türlü terörün kökünü kazır bir daha lanetlemek zorunda kalmayız.

Yazarın Diğer Yazıları