akçakocaakçakoca haberakçakoca gazetesihaber akçakocaakçakoca son dakika
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
22°C

SUDAN UCUZ MU , SU GİBİ AZİZ Mİ OLACAĞIZ ?

12.01.2021 11:18
1.103
A+
A-

 

 

TÜİK verileri, Türkiye’de kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarının 1.400 m³ civarında olduğunu gösteriyor.

Dünya standartlarında kişi başına düşen su miktarı 1000 m³’ün altında olan ülkeler su fakiri, 1000-3000 m³ arasında olan ülkeler ise su stresi çeken (su azlığı yaşayan) ülkeler olarak tanımlanıyor. Yani ülkemiz su azlığı yaşayan ülkeler arasında yer almaktadır.

Küresel ısınma , iklim değişiklikleri , çevresel kirlenme , yanlış sulama ve çoğu insan kaynaklı bir çok etkenden dolayı Ülkemizin yer altı ve yer üstü su kaynakları da tüm dünya ile beraber kaybolmaktadır.

Son 10 yılda Eğirdir gölünün su yüksekliği 10 m. den fazla azaldı , 16 metreden 5 m.  ye düştü. Beyşehir gölünün derinliği 26 m. den 6 m ye düştü. Acıgöl 160 km2 alandan 42 km2 ye kadar küçüldü ve küçülmeye devam ediyor.

Salda gölünde 30 m çekilme oldu. Marmara gölü 500 m çekildi ve sadece 1 m derinliğinde su birikintisi haline geldi. Meke gölünün su derinliği 14 m. den 1 m. nin altına düştü , kalan 1 m su birkintisi de kurumak üzere.

Anadolu’da binlerce yıldır insanların ve hayvanların kullandığı , her biri doğa harikası olan , içlerinde Akşehir , Eber, Çıralı  , Meyil , Seyfe , Avlan  , Yarışlı , Çorak , Ķarataş , Gölhisar , Kurugöl , Girdev, Keklice , Manay, Tecer göllerinin de bulunduğü 80 den fazla göl kurudu.

Sadece göller bölgesinde bir zamanlar 36 olan göl sayısı  bugün için 5 e düşmüş durumda.

Üstelik kaybolan sadece göller değil , uluslararası bir çalışmada dünyanın en büyük 925 ırmağının 1948-2004 yılları arasındaki debileri araştırılmış , çok büyük kısmının debisinin yani taşıdığı su miktarının önemli ölçüde azaldığı tespit edilmiştir.

Üstelik debileri düşen ırmaklar arasında Çin’deki Sarı ırmak  , Hindistan’daki Ganj ırmağı , Amazon ,Kongo , Mekong , Amur , Xijiang , Nijer ırmağı  gibi en büyük debili ırmakları var.

Ülkemizin en büyük ırmağı olan Kızılırmak ve diğer ırmaklarımızın debisi de aynı makus kaderi yaşıyor. Kızılırmak’ın Ağustos ayında geçmişte yapılan anlık ölçümlerde 8,15 m3/ saniye olan ortalama debi , Sivas girişinde Dikmencik mevkiinde geçen yıl Ağustos ayında yapılan ölçümlerde 2,82 m3 olarak belirlendi. Son 30 yılda meydana gelen azalma 2/3 den fazla durumda.

Yer üstü su kaynaklarının bu hızla azalması doğal olarak beslediği yer altı sularını da aynı hızla etkiliyor.

İçerisindeki suyu üzerindeki bitkilere ve buharlaşmaya harcayan toprak ; yağmur , kar ve yüzey sularından oluşan yeni su kaynakları ile eksiğini tamamlayamayınca çoraklaşıyor , kuraklaşıyor, bünyesi farklılaşmaya , kendine özgü yapısı değişmeye başlıyor.

 

Anadolu’nun dört bir köşesinde tarımsal arazilerde oluşan obruklar bunun en belirgin habercisi olmaktadır.2000 yılına kadar bir kaç yılda bir , 2000 -2010 yılları arasında her yıl bir kaç obruk haberi okurken son yıllarda bu sayı artık yüzlerle ifade ediliyor. Sadece Konya Karapınar’da son 5 yılda 332 obruk oluştu. Bunlar arasında 30 m çapında olanlar var .

Yağışların azalması ile bitki su tüketimi karşılanamayınca üreticiler sulamaya ve su kuyularına yüklendi , bir ovada açılan yüzlerce hatta binlerce kuyu zaten beslenemeyen yer altı sularının olanını da çekince doğal sonuç bir anda tarlalarda açılan obruklar oldu.

 

Peki yukarıda uzun uzun anlattığımız resimdeki tablo git gide kötüye giderken ve hiç şakası yokken etkilenen sadece içme ve kullanma suyuna daha zor ulaşım mı olacak ?

 

Tabiki HAYIR.

Sadece İnsan değil tüm canlılar yaşamak için suya ihtiyaç duyarlar. Hayvanlar ve bitkilerde su olmadan yaşayamazlar. Üstelik bu canlıların bir çoğu suya ulaşmak için hareket edemezler. Bulundukları ortamdaki su kaynaklarını kullanarak yaşarlar , o su kaynağı olmazsa doğal olarak kısa zamanda ölürler.

Yer altı su kaynaklarının tükenmesi, susuzluktan bitkilerin kuruması veya istenilen verimde olmaması sonucu doğal olarak kısa zamanda ölürler.

Yer altı su kaynaklarının tükenmesi, susuzluktan bitkilerin kuruması veya istenilen verimde olamaması doğal olarak karnımızı doyuracağımız ürünlere daha zor ulaşmayı , devamında kıtlığı getirecektir.

İşte o zaman Kızılderili atasözünün dediği tabirle “Beyaz adam paranın karın doyurmayacağını ”  anlayacak , dünyanın büyük kısmı su sıkıntısı çekerken belki mutlu bir azınlık suya ulaşabilecektir.

Anlaşılan suyumuz kalmayınca sadece susuz değil gıdasız da kalacağız. Su ikame edebileceğimiz , yerini başka bir şeyle doldurabileceğimiz bir ürün olmadığı için iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirebilmek , elimizde olan su kaynaklarını muhafaza edebilmek ve tasarruflu bir şekilde kullanabilmek için her türlü tedbiri almamız gerekmektedir.

Konunun öneminin farkında olan Tarım ve Orman Bakanlığımız 2021 yılını  Su ve Sulama yatırımlarında Hamle yılı olarak tasarladı ve bu yılı SU YILI olarak ilan etti.

Önümüzdeki dönemde su ucuz olmayacak , olsa olsa aziz gibi bulunmaz olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları