İnanılır gibi değil !
Dünya şokta, biz kaldığımız yerden devam ediyoruz…
Çin’in Vuhan kentinde başlayan Kovid-19 salgını, 200’e yakın ülkeye yayılarak büyük bir pandemiye dönüştü. Vaka sayısı 1 milyonu aştı, 51 bin kişi hayatını kaybetti.
Çin’de şimdilik vaka sayısı durdu, ABD büyük bir hızla İtalya’dan daha fazla vaka sayısına ulaştı. Vaka sayısının 110 bini bulduğu İspanya’yı 84 bin ile Almanya izledi. Fransa ve İran 50 binleri geçti. Süper güç ABD başkanı Trump, tıbbi malzemelerin hızla tükendiğini açıkladı…
İspanya’da 500 yıl sonra Endülüs İslam Medeniyeti’nden kalan camilerde mikrofonla ezan okunmasına izin verildi. Avusturya Radyo ve Televizyonu’nda (ORF) ilk defa Müslümanlara yönelik dini içerikli program yayınlandı, İmam Ramazan Demir, hem virüsle mücadele hem de İslam dininde dayanışma ve yardımlaşmanın önemini anlatma imkânı buldu. Kabe ilk kez boş kaldı. Aynı şekilde Almanya ve Hollanda’da da ezan seslerinin yükselmesi tüm dünyanın dikkatini çekti.
Ancak, maalesef Ülkemizde bazı çevrelerce gündeme taşınan “imam mı doktor mu!”, “iman mı iban mı!” gibi sosyal medya hashtag’leri kovid-19 belasının önüne geçti. Hiç olmaması gerektiği kadar siyasi çekişmeler umutlarımızı alt üst etti. İktidarın bu süreçte dahi muhalefeti yok sayması, yapmış olduğu hataları muhatap almaması; muhalefetin ise her zamanki halet-i ruhiye sinin tezahür etmesi, dayanışma içinde olmamız gereken bu günlerde kaygılarımızı bin kat daha artırdı…
Sosyal ve ekonomik hayatımızı etkisi altına alan pandemi dolayısıyla alınan sosyal ve ekonomik tedbirler ile ilgili paylaşımlarda bulunmak için hazırlık yapıyordum. Kısa çalışma ödeneği, destek kredileri, evinde kalmak zorunda olan ihtiyaç sahiplerine sağlanan yardımlardan, alkışlanması gereken sosyal davranışlardan falan bahsetmek istiyordum.
Fakat, gördüm ki bizim sağlık ve ekonomik tedbirlerden, yapıcı eleştirilerden çok daha başka ihtiyaçlarımız varmış. Toplum olarak anlaşabilmek, tehdidin giderek arttığı şu günlerde olsun başkalarına saygı duyabilmek, dünyevi ihtiraslarımızdan kurtulmamız gerektiğini kabullenebilmek…
Bu sebeple neyi başaramadık ondan bahsetmek istiyorum.
Bu virüs belasının musallat olduğu endişe verici günlerde bile siyaseti bir kenara bırakıp birlikte hareket etmeyi başaramadık. Bir birimize sımsıkı sarılıp koronalı günlerde toplumsal dayanışmayı sağlayamadık, psikolojik sağlımızı dengede tutamadık.
Artık, Ak Parti’li olup, muhalefete karşı lafını sözünü esirgemeyenler ile iktidarın her yaptığının altında buzağı arayanların yarattığı tahribatların nelere yol açabileceğini kestiremiyorum.
Aldık elimize bir ip, iki ucundan var gücümüzle çekiyoruz. Koparsa ne olacağını hepimiz çok iyi biliyoruz.
Özellikle üst üste badireler atlatan ilçemiz, böylesine bir ayrışmanın tahribatlarını mümkün değil kaldıramaz.
Hiç olmazsa felaketin tam ortasında, iktidarda kalmanın veya iktidara gelmenin çabası içinde olmayalım.
Şu günleri imkânlarımız doğrultusunda toplum olarak en az zararla atlatabilmeyi ve bunu da hep birlikte el ele vererek başarabilmeyi ümit ediyorum.
Herkesten sosyal medyasını her zamankinden çok daha duyarlı kullanmasını rica ediyorum…
İlk gün de söylediğim gibi, Hazine ve Maliye kanadında aksamalar olsa da, Devletimiz gereken refleksi gösteriyor ve süreci son derece iyi takip ediyor. Sağlık Bakanımız Fahrettin KOCA ve Milli Eğitim Bakanımız Ziya SELÇUK Beyfendilere özveriyle sürdürdükleri mücadelelerinden dolayı sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum…
Evde kalın çağrılarına riayet edilmesi gerektiği hususunun altını çiziyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum…
