Ülkemiz tüm dünya ile beraber zor bir sürece girdi, Corona ismi verilen yeni bir virüs türü Çinden başlayıp tüm dünyaya yayıldı. Özellikle hastalığın yayıldığı Ülkelerde ölüm oranları hızla artıyor.
Bir kaç dakika önce haberlerde İranlı bir yetkilinin İran’da her 5 dakikada 1 kişi bu virüsten ölüyor açıklaması vardı.
Virüsün salgına dönmemesi için devletimiz tedbirler alıyor, genel eğlence alanlarını kapattı, mecbur kalmadıkça kalabalık yerlere gitmeyin hatta evden çıkmayın uyarısı yapılıyor.
Okuduğumuz ve televizyonlarda günlerdir seyrettiğimiz uzman anlatımlarına göre virüs farklı zeminlerde farklı sürelerde canlı kalabiliyor ve bir sonraki temas edene bulaşabiliyor.
1998 yılında İzmir’de 15 gün aldığımız Gıda Kontrol Elemanı kursunda ve 2005 yılında Almanya’nın Ausburg eyaletinde 25 gün aldığımız HACCP (Kritik kontrol noktalarının tespiti, analizi ve denetimi) kursunda biz teknik elemanlara konu uzmanları hep hastalıklar, taşınma noktaları ve temas noktalarından bahsetmişlerdi.
Bir hastalığın veya virüsün yayılma ihtimali olan bir zaman diliminde temas ettiğimiz noktalar çok ama çok önemli. Zaten evde kalmamızın amacı da bu riskli bulaşma alanlarına temas etmemek.
Dün sabah kuruma giderken pohça, börek alayım dedim. İşyeri sahibi sağ eline bir kullanımlık olmayan, kalın naylon eldiveni taktı, böreği kesti, tarttı, verdi. Uzattığım parayı çıplak olan sol eli ile aldı. İkimizde böreğe çıplak elle temas etmedik ama birbirimizin verdiği kağıt paraları alıp ben cebime, esnaf arkadaş kasaya bıraktık. Ben parayı cebime koyup kapı tokmağına yüklenirken, esnaf arkadaş eldiveni masaya bırakmış, on saniye önce para alıp verdiği eli ile diğer elini ovuşturuyordu.
Öğlen arası çocuklar evde olduğu için eve gideyim dedim. Ekmek almak için girdiğim işyerinde, ekmek rafındaki tüm ekmeklere temas etmeye çalışan teyzeme bakarken dayanamadım “Abla kızma bana ama merak ettim amacın ne?” deyince “Oğlum yumuşak ekmek arıyorum açıkta kuruyor ekmekler sertleşiyor” dedi. Raftaki tüm ekmekleri kontrol eden teyzem 2 ekmek aldı, ince poşet rulosundan bir poşet kopardı, poşeti dili ile ıslattığı parmağı ile açtı, ekmekleri içine atıp, biraz önce dili ile ıslattığı parmağının biri de dahil olan eli ile çantasından aldığı parayı esnafa uzattı.
Bu iki olay benim yarım günde karşılaştığım olaylar, biraz dikkatli bakın etrafınızda sürekli oluyor zaten. Hiç birimiz art niyetli değiliz tabii ki ama olayın neden sonuç ilişkisini anlamamışız.
Virüsün salgın olmaması, Bulaşma oranının azalması için alınan tedbirlerin asıl amacı vatandaşlarımızın virüsün tutunduğu alanlara temasını engellemektir.
Virüs taşıyan bir insan temas ettiği yerlere virüsü bırakıyor, aynı yere temas eden diğer insanlara bulaşıyor. Ellerimizi sık sık dezenfektanla temizlememizin, yıkamamızın nedeni de, ellerimiz bizim temas noktalarımız.
Çarşıda, pazarda, alışveriş alanlarında, bakkalda, markette temas ettiğiniz her noktaya başkalarının da temas edeceğini veya sizden önce birilerinin de temas ettiğini unutmayın.
Sadece toplu alanlardan uzak durmakla olmaz bu, ekmeğe, suya, portakala, poşete, raflardaki ürünlere, tezgahtaki meyvelere, indirim sepetindeki ürünlere az temas edin. Bir an önce sağlıklı bir şekilde poşetlenmesi gereken Ekmeği eline almışsan poşete koy evine götür, raflardaki her ürüne değme mecburiyetini bırak.
Ama en önemlisi kağıt ve demir paralarda, çünkü bu kağıt ve metal yüzeylerde virüs taşıyıcısı kalıyor. Bir günde bazen onlarca el ve kasaya girip çıkıyor. Bunlardan birinde virüs varsa doğal olarak taşıyıcı olup diğer temasçıya bulaştırmış oluyor.
Paranın en zor tarafı esnafta olsan vatandaşta olsan para ile temas etmememiz çok zor. Bu teması en aza indirebilmek için esnaf para için ayrı eldiven kullanmalı, biz vatandaşlarda ellerimizi sık sık dezenfektanla temizlemeli, sabunlamalıyız.
Ellerimizin temizliğine dikkat edelim, ellerimizin gün içinde dış ortamlardaki temas ettiği nokta sayısını mümkün olduğunca azaltalım, sosyal izolasyon kurallarına uyalım ve bu virüs belasını millet olarak çok canımız yanmadan atlatalım İnşallah.