Her yıl şubat ayının son haftasında, verginin toplumun tüm kesimlerine benimsetilmesi ve vergiyi gönüllü olarak ödeme alışkanlığının arttırılması amacıyla kutlanan vergi haftası, 24 Şubat – 1 Mart 2020 tarihleri arasında “Vergi Güçtür” sloganıyla bu yıl 31. si kutlanacaktır.
Her vergi haftasında gönüllü uyum, verginin tabana yayılması, ne verirsen verginle o gelir seninle gibi temalar işlenir.
Bundan önce kutlanan 30 vergi haftasında bu bilinç ne kadar oluşmuş, amaca ne kadar ulaşılmıştır?
Bana sorarsanız, pek başarılı olunamamıştır. Hatta “vergi Kamunun hakkı, bu hakta tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır” diyenlerin sayısının giderek azaldığına bile şahit oluyoruz.
Böyle bir durumun oluşmasında büyük ölçüde, mevcut vergi politikalarının gelir dağılımına etkileri üzerinde hatalı davranılmasından kaynaklanmaktadır…
Devlet, Sosyal Devlet anlayışı gereği vergi politikalarıyla gelir dağılımı üzerinde sosyal hayata müdahaleler yapar. Bu müdahalelerin başında, herkesin gelirine uygun adil bir vergilendirme politikası uygulamak ve kamu harcamalarında şeffaf davranmak olmalıdır…
şarkı sözü
Vergi de “4 T” süreci vardır. Tarh, tahakkuk, tebliğ ve tahsilat. Vergi bu süreç sonunda Maliye Bakanlığının kasasına girer.
Tarh, Tebliğ ve Tahakkuk süreci bizzat Mali Müşavirler tarafından, tahsilatı ise bankalar ve Vergi Dairesi vezneleri tarafından yerine getirilir. Yani bu işin mutfağında bizzat biz mali müşavirler varız diyebiliriz. Bakanlık ise, sürecin işleyici ile ilgili kararların alınmasında ve kasaya giren paraların harcanmasında yetkilidir.
Mesela restoranın patronu, yemeğin tarifini ve görsel sunumunu mutfağına sormadan devamlı değiştirirse, aşçı yemek yapıp sunamaz, müşteri ise yemek yiyemez hale gelir. Restoranın damak tadı biter, müşterinin iştahı kaçar…
Bu sebeple, vergi ile ilgili alınan kararları veya çıkarılan kanunları sahaya danışmadan tepeden inme yapıldığı sürece, vergi bilincinin oluşmasını, vergiye gönüllü uyulmasını, 81. Vergi haftası kutlamalarında bile göremeyiz…
Kısaca düşüncem, vergide kayıp ve kaçak önlenememekte, vergilendirilmemiş kazancın önüne geçilememektedir. Rekabet eşitliği sağlanamamakta, vergi tabana yayılamamaktadır. Bütçe açığı yüksek vergi oran artışlarıyla, yeni nesil icat vergi ve cezalarla kapatılmaya çalışıldıkça, vergi politikalarına olan güven azalmaktadır.
Böylelikle, kayıt altında ki mükellefin direnci kırılmakta, aşırı iş yükleri ve mükellef ile Devlet arasında sıkışan meslek mensupları ise çaresiz kalmaktadır…
3568 Sayılı Yasa ile kurulmuş Meslek Örgütümüz TÜRMOB, kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. Mesleğimiz, kamu maliyesine ve ekonominin gelişimine önemli katkı sunmakta, Kamu Maliyesinin bir paydaşı olarak devamlı elini taşın altına koymaktadır.
Mesleğinin toplumun tüm kesimlerine tanıtılması, ülke ekonomisine ve iş dünyasına sunduğu faydaya ilişkin farkındalığın arttırılması amacıyla 1-7 Mart Muhasebe Haftası olarak kutlanmaktadır.
Yapılan bu kutlamalarında farkındalığı ne kadar artırdığı ortadadır. Mesleğin saygınlığı ve kalitesi çeşitli faktörler ile gün geçtikçe azalmaktadır.
Meslek mensupları, yüksek iş stresi ve yoruma açık muğlak uygulamalar karşısında ya sağlıklarını, ya da hayatlarını kaybetmektedir. Maalesef, Kamu Maliyesine böylesine katkı yapan Örgüt kendi sorunlarına biçare kalmaktadır…
Sonuç olarak beklentim, gelir dağılımına olumlu etki yapacak, sürdürülebilir bir vergi politikası oluşturulması, herkesin gelirine göre adil bir vergi alınması ve Mükellef ile Devlet arasında köprü vazifesi gören meslek mensuplarının sorunlarının çözüme kavuşmasıdır.
Bu vesile ile Ülkemizin gelişmesine katkı sağlayan tüm vergi mükelleflerinin, hizmet sunan tüm vergi görevlilerinin “Vergi haftalarını”, Verginin kaydının tutulmasından hesaplanmasına, tahakkuk etmesinden tebliğine kadar emek veren tüm meslek emekçilerinin “Muhasebe Haftalarını” kutluyorum…
Saygılarımla…
