Kanser çağımızın iflah olmaz bir hastalığıdır.
İnsan bünyesi içinde, çeşitli sebeplerle anormalleşen hücreler, kontrolsüz ve düzensiz bölünerek kötü huylu tümörlere dönüşür.
Kanser olan bu kötü huylu tümörler, normal dokuları sıkıştırıp, içine sızarak tahrip ederler.
Sonuç olarak da insanın ölümüne sebep olurlar.
Toplumlar da insan gibidir.
İnsan hücrelerden, toplum da insanlardan meydana gelir.
Toplumun içinde çeşitli sebeplerle oluşan kötü huylu insanlar, normal insanları sıkıştırıp, onlara yaşam alanı bırakmayarak, toplumun ölümüne neden olurlar.
Durup dururken kanser de nereden mi çıktı?
Önceleri sohbet masalarında olan dedikodular, son günlerde özellikle sosyal medya araçlarında çarşaf çarşaf yayılmaya başladı.
Biri ortaya bir dedikodu atıyor, diğeri doğru mu yanlış mı hiç araştırmadan yorum yapıyor, öteki cevap veriyor, bir başkası gülüp geçiyor, rakibi ise pis pis sırıtıyor.
Üstelik bu hesapların çoğu da sahte hesap.
Öyle ki, bu kötü huylu insanlar, toplumun içinde kanser tümörü haline geliyor.
Üstüne üstlük, bu dedikodu Akçakoca’nın tanıtımı ile ilgili ise, yandı gülüm keten helva!
Sonra gel Akçakoca’yı anlat.
Gel, festival yap.
Gel, turistik yatırım yap.
Gel, üniversite kur.
Kime ne faydası olacak.
Akçakoca’yı Akçakocalılar anlatıyor.
“Şurada şunu yedim, bu kadar para mı olur? Şu kadar kaliteye bu kadar fiyat mı konur?”
“Şurası çöp, burası pislik kokuyor.”
“Şu kavga etmiş, bu darp etmiş.”
Sel felaketinde, TV kanalları Akçakoca’dan bahsedince rezervasyonların %60’ı iptal oldu.
Öyle gelin demekle de kimsenin gelmediğini herkes gördü.
Eee, burası şehir değil mi?
Herşeyi bir kenara bırakalım, Akçakoca turistik bir ilçe değil mi?
Turistik ilçede turiste yapılan her türlü hizmet, hizmet ticareti değilmidir.
Hizmetin de bir ücreti yokmu dur.
Evet, çay heryerde 1 TL, hatta 0,75 TL veya 0,50 TL de olabilir.
Ama deniz manzaralı yerin de, o çayın müşteriye sunumunun da bir maliyeti vardır.
Turistik bir ilçede, turistik bir yerde çayın fiyatı 1 TL olamaz.
Sen Akçakocalısın, zaten 7/24 turistik ilçede yaşıyorsun ama farkında değilsin.
Deniz manzaralı yerde tost yiyeceksen, manzaranın, sana yapılan hizmetin bedelini ödeyeceksin.
Şikayetin varsa, bu ülkede bu işlere bakan kurumlar var.
Ticaret Odası var, esnaflar odası var, tüketici hakem heyetleri var.
Tabii ki herkes kafasına göre davranmasın, tabii ki işletmeler denetlensin.
Ama sosyal medyadan, çarşaf çarşaf kötüleme, kin kusar gibi hakaret kimin işine yarar?
Akçakoca gibi Karadeniz’in incisi güzelim yerde tatil yapmak isteyen, bu yazdıklarınızı okursa gelir mi buraya?
Bırak turisti, onun yerine sen olsan gelir misin?
Bu güzide ilçenin sorunları olabilir.
Ama bu sorunlar görev alanları içinde, yasal yollarla çözülür.
Buradan yetkililere sesleniyorum.
“Esnaf Odası, haksızlığa maruz kalan esnaflarını korumalı!”
“Ticaret Odası, hakarete uğrayan tacirine sahip çıkmalı!”
“Turizm Derneği, turistik işletmelerimizin yanında olmalı!”
Yasalar ve yetkiler bu gücü size veriyor.
Ki böylece Akçakoca’nın sahipsiz olmadığını herkes bilmeli!
“Yöneticiler, Akçakoca’yı lekeleyen, kötü anılmasına sebep olanlara dersini vermeli!”
Diye düşünüyorum.
Yoksa Akçakoca kanser oluyor!!!
