akçakocaakçakoca haberakçakoca gazetesihaber akçakocaakçakoca son dakika
DOLAR
32,3659
EURO
34,9545
ALTIN
2.325,09
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
22°C
Pazar Az Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
18°C

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

28.05.2017 19:30
478
A+
A-

Kıymetli hemşerilerim, yazıma öncelikle hepinize hayırlı ramazanlar diyerek başlamak istiyorum. Bu mübarek ayın öncelikle ülkemiz insanlarına ve tüm Müslümanlara barış, refah ve iyiliklere vesile olmasını diliyorum.

Birkaç gün önce katılmış olduğum Çanakkale gezisindeki izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Son yıllarda Çanakkale gezileri gerek okullar gerekse belediyeler başta olmak üzere sıklıkla yapılıyor. Birde buna tur şirketleri ve şahsi geziler ilave edildiğinde ülke içindeki en yoğun ziyaret edilen bir destinasyon olduğu ortaya çıkıyor. Benim ikinci ziyaretim. Birincide kendi aracımla ailece gitmiştim. Bu kez Akçakoca yardım sevenler organizasyonuyla gittiğim bu gezi sonunda birinci gezimde hiçbir şey görmediğimi ve yaşamadığımı fark ettim.

Tüm gece süren bir yolculuğun ardından sabah saatlerinde Eceabat’a iniyoruz, kahvaltı biter bitmez her karışı şehitlerimizin kanıyla sulanmış bu mübarek yerleri dolaşmaya başlıyoruz. Sırayla Gelibolu yarım adasındaki tabyaları, surları ve siperleri geziyoruz. Seyit onbaşının o iki yüz yetmiş altı kiloluk top mermisini tek başına nasıl topa yükleyip ateşlediğini ve en büyük düşman gemisi Ocean’ı batırdığını yerinde dinliyoruz. Bu arada rehberimiz Ayhan Beyden bahsetmeden geçemeyeceğim. Kendini bu alanda çok iyi yetiştirmiş, çok enerjik bir arkadaş, en önemlisi de öyle bir heyecan yaşatıyor ki; insan kendini bu savaşların bir parçası gibi hissediyor. Anzakkoyunu, Ölüm Deresini, düşman kuvvetlerinin bir gece önce koydukları şamandıraların yer değişmesi sonucu nasıl yanlış yerden çıkarma yapmaya kalkıştığını, kırk binden fazla Anzak gücünün yüzelli kişilik Türk Gücü tarafında durdurulduğunu ve bertaraf edildiğini dinliyoruz.

Mustafa Kemal Paşa’nın top seslerini duyarak yaverleriyle Arıburnu bölgesine yardıma koşmasını ve düşmandan kaçan bir askere düşmandan kaçılır mı? merminiz yoksa süngünüz var diye bağırdığını ve ben size savaşmanızı değil ölmenizi emrediyorum komutunu verdiği yerleri ziyaret ediyoruz. Arıburnu ve Conkbayırı’nda nasıl imkânsızı başardıklarını gururla dinliyoruz. Çanakkale zaferinin mimarı olan Mustafa Kemal Paşa’nın saatine isabet eden bir mermiyle nasıl ölümden kurtulduğunu bizzat yerinde dinliyoruz.

Bu yiğit insanların vatanları için ne gibi fedakârlıklarda bulunduklarını gördükçe kendimizi sorgulamadan yapamıyoruz. O insanların yedikleri menüye bakıyoruz buğday çorbası, bulgur pilavı ve üzüm hoşafı, bizlerse acaba bugün ne yesek diye düşünürken, bir müze ziyaretinde bulunuyoruz. Avrupa’dakileri aratmayacak her türlü teknoloji kullanılmış. 3 D gözlüklerle bakıyoruz ve sesten korkmamamız için uyarılmamız ardından ekrandaki gemiden müthiş bir patlamayla atılan kocaman bir top mermisi tam üstümüze doğru geliyor. Tabii o patlama sesiyle herkes çığlık çığlığa. Bize o anları bundan daha iyi anlatabilecek başka bir şey olamazdı.

Tahmin edersinizki Çanakkale böyle birkaç satırla anlatılacak bir yer değil. Ben sadece o yaşanan kahramanlık destanının heyecanını nasıl hissettik bunu anlatmaya çalışıyorum. Şehitlik ve Çanakkale abidesiyle ilk gün ziyaretlerimizi tamamlıyoruz. Şehitlikte yatan Akçakocalı şehitlerimize bir fatiha göndermeyide ihmal etmiyoruz. Bazı canımızı sıkan şeylerde duyuyoruz, abidenin ödenek yetersizliğinden çok uzun yıllar bitirilemediğini ancak 1960 lı yıllarda bir gazetenin öncülüğü ile para toplanarak bitirildiğini rehberimizden dinliyoruz. Tabyalardaki biri hariç tüm topların hazineye gelir temin etmek için 1950’li yıllarda eritildiğini öğreniyoruz.

Akşam saatlerinde Çanakkale’ye doğru feribotla yola koyuluyoruz. Ertesi gün Troia antik kente varıyoruz. M.Ö altıncı yüzyılda Homeros tarafından yazılmış olan Ilyada ve  Odysseia  destanlarında anlatılan tahta atın hikayesini herkes az çok biliyor ancak o olayların bir dramasını canlandıran rehberimiz değme tiyatroculara taş çıkartacak kadar başarılıydı. Bu vesileyle dünyanın ilk güzellik yarışmasının kaz dağlarında yapıldığını öğreniyoruz.  İstanbul surları yapılırken Troia şehrindekilerden esinlenildiğini öğreniyoruz. Bu arada farkettiğimiz bir hareketliliğin Türk, Yunan ortak yapımı bir belgesel için olduğunu öğreniyoruz.

Dönüş yolu üzerinde Turgut reis bataryalarını ziyaret ediyoruz, çok etkileyici ancak terkedilmiş durumda olması üzücü. Çanakkale şehir merkezini geziyoruz, Savaşın kaderini değiştiren Nusret mayın gemisi ve İngilizler tarafından bombalanmış olan ve o zamanki haliyle duran merkez hastanesini ziyaret ediyoruz .Geziyi bu şekilde tamamlarken Ulu Önder Atatürk’ü ve tüm şehitlerimizi minnetle anıyor ve Allahtan rahmet diliyorum. Her Türk gencinin buraları ziyaret edip bu vatanın bugünlere kadar hangi fedakarlıklarla geldiğine şahit olması gerektiğine inanıyorum. Yürümekten şişen ayaklarımızın acısıyla otobüsümüze biniyor ve Akçakoca’ya doğru yola çıkıyoruz.

ETİKETLER:
Yazarın Diğer Yazıları