Öncesi ve sonrası ile çok konuşulacak bir seçim sürecini geride bıraktık. Şayet, sürecin tamamından bahsedilmeye kalkışılsa üç ciltlik seçim tarihi kitabı yazılabilir. Gelin, biz ortalama 425 sözcüğe sığdırmaya çalışalım.
Öncelikle yeni bir Yönetim Sistemine geçiş anlamına gelen 24 Haziran seçimlerinin, Milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum. Yönetim sistem diyorum, çünkü “rejim değişikliği” denildiğinde patisi suya değmiş kedi gibi tüylerim diken diken oluveriyor.
Bazı siyasiler ve yorumcular ısrarla “rejim değişikliği ” ifadesini kullanarak seçimleri kazanabilme yolunun, halk arasında “eski sisteme dönmeliyiz” paniği yaratmaktan geçtiğine inanıyorlar. Çünkü, akıllarınca istiyorlar ki“Galat-ı meşhur lügat-i fasihten evladır”. Yani, bunlara göre yanlışın yaygın olarak kullanılması, doğrunun bilinmesinden iyidir…
*
Rakamların anlamlarını herkes bulunduğu yerden gördüğü şekliyle yorumlar. Kimi “6” rakamını göklere uçurur, kimi taklalar attırıp “9” köyden kovdurur. Yiğidi öldürür ama hakkını vermeyi kendine zül görür.
Ulusal bir kanalda yorumcu, CHP’nin vekil sayısında ki artışı iştahla anlatırken, MHP vekil sayısında ki artıştan “azıcık da olsa” diye bahsetmesi, tabiri caizse “can çıkar huy çıkmaz” dedirtmektedir.
Bu tarz yorumcular seçim öncesi, “Cumhur ittifakına MHP’den ötürü Kürtler oy vermez, MHP barajı aşamaz, ilk turda bu iş bitmez, ikinci turda Akşener %54 ile seçilir” de demişlerdi. Desinler, MHP’nin oyları Doğuda 1999 yılında ki kadar olmasa da ciddi bir artış göstermiş, ülke genelinde %11,10 oy oranına ulaşmıştır. İlk turda Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilmiş, Sayın Akşener ise bu şark kurnazlarının oyunlarına kurban gitmiştir. “Takkeler düşmüş kel görünmüştür”…
Artık sonuçlara yansıyan rakamların anlamlarına geçebiliriz.
Genel olarak, referandumda oluşan “Evet – Hayır” bloğunun 24 Haziran seçimlerinde de aynı bileşenleriyle devam ettiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla, referandumda ki %51,40’ın, 24 Haziranda % 52,55’e yükselmesi;
-Referandum sonuçları için var olduğu söylenen şaibelerin spekülasyon olduğu,
-Milletimizin Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemini benimsediği ,
-Ayrıca AKP-MHP ittifakının seçimden sonra da devam etmesi gerektiği anlamına gelmektedir.
Sayın İnce’nin %30,64, CHP’nin %22,64 oy alması;
-CHP’de “Koltuk sevdalılarının partide işi olamayacağı!”,
-Sayın İnce’nin CHP içerisindeki bir kısım duvarları yıktığı, yıkmaya da devam edeceği,
-CHP’nin artık stratejik oy hesaplarıyla uğraşmak yerine, ilkelerine sahip çıkması gerektiği anlamına gelmektedir.
Sayın Akşener’in %7,29, İYİ Parti’nin %9,96 oy alması;
-Önümüzde ki günlerde parti içerisinde genel başkanlık konusunda arayışların başlanacağı,
– “Cumhurbaşkanı olacağım” iddiasıyla yola çıkıldığı düşünüldüğünde, tam bir hayal kırıklığı,
-Ortaya konan iddia ve aldığı oy oranına bakıldığında Genel Başkan olarak Sayın Akşener’in seçimin en büyük kaybedeni olduğu anlamına gelmektedir.
Sayın Karamollaoğlu’nun %0,89, Saadet Partisinin %1,34 oy alması;
– Cumhurbaşkanlığı Seçimin 2. Tura kalması konusunda kilit parti olarak görünen Saadet partisin kilitli iğne kadar bile faydasının olmadığı,
-“Baraj aşamama endişesiyle oy vermek isteyen vatandaşlarımız bize oy veremiyor” iddiasının asılsız olduğu,
-Saadet Partisi, seçimin parti olarak en büyük kaybedeni olduğu anlamına gelmektedir.
Saygılarımla…
