Demokrasi temelde halk iradesinin sandığa yansıdığı bir siyasi yönetim tarzıdır. Amaç toplumun daha iyiye ve güzele ulaşmasını hedefler.
İngiltere’nin unutulmaz Başkanı,2. Dünya Harbi’nin etkili ismi Winston Churchill demokrasiyi kendisine has bir üslupla şöyle değerlendirir.”Demokrasi hükümet etmenin en anlaşılmaz, en çetrefil tarzıdır. Ancak, İnsanlık tarihi bu yönetim şeklinin yerine daha iyisini bulamamıştır.”
Bu ifadeden anlaşılacağı gibi, demokrasi idaresi benimsenmesine, ülke genelinde kurallarıyla yerleşmesine ve seçimle iş başına gelenlerin isabetli tayin edilmelerine göre faydalı olabilir. Seçmen, seçeceği kadrolarda hata yaparsa o ülkede yaşamını sürdüren insanların geleceği açısından olumlu şeyler söylemek mümkün olamaz.
Büyük düşünür Ve filozof Eflatun bu konuda şöyle buyurmuş; “Başa geçecekler, baş olmaktan daha üstün bir değere yükselmişler mi? Yükselmişlerse bilin ki o devlet iyi yönetilen bir devlettir. Çünkü böyle bir devletin başındakiler gerçekten zengin kişilerdir. Altın ve para zengini değil, akıl Ve erdem zengini… İnsanlığı mutluluğa ulaştıracaklarda zenginliğin bu türlüsüdür. Kendi yararlarına düşkün, aç gözlü kimseler başa geçer ve başta olmayı keselerini doldurmak, yandaşlarını zengin etmek için bir yol sayarlarsa ortada artık iyi bir düzen arayamayız. Çünkü herkes başa geçmek için birbirini ezecek ve bu iç çekişme ve kavgada devletin başını yiyeceklerdir.” Eflatun, iki küsur bin yıl önce adeta bizim bu günkü durumumuzu görmüş Ve nasihatte bulunmuş.
1950 yılından günümüze merkezi hükümetleri ve yerel yöneticileri seçiyoruz. İş başına gelen hükümetler ve yerel yönetimler hep kendi çıkarlarını düşünmüş, kendi zenginlerini yaratma mücadelesi içinde olmuşlardır. Geldiğimiz durum şudur; “Yerden mantar bitercesine üç beş kişi zengin olup varlık içerisinde yüzerken, milyonlarca vatandaşımız açlık Ve sefalet içinde çoluk çocuğunun Ve ailesinin rızkını çıkartma mücadelesini veriyor. Umarım ve temenni ederim ki,24 Haziranda yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekiliseçimleri sonucunda iş başına gelen kadrolar bu üzücü tabloyu tersine çevirme başarısını gösterirler.
Önce “şahsi ve kurumsal çıkarları için değil de, toplumun ve ülkemizin çıkarları için çalışırlar”
Yazıyı Demokrasi ile ilgili güzel bir anekdotla bitirelim; “Madam Hayganuş her yıl kocasının ölüm yıldönümünde, arkadaş Ve dostlarını toplar ve mezarlığa gidermiş. O sene de gitmişler. Ziyaret dönüşünde ah ah ah Agop demiş Madam Hayganuş; “Sen ne iyi fizikten anlardın, ne güzel İtalyanca konuşur, opera söylerdin, edebiyatta üstüne yoktu.”
Arkadaşı da bunun üzerine demiş ki “Ya Hayganuş, bizim Agop bunlardan anlamazdı.”
Madam Hayganuş şöyle cevap vermiş; “He anlamazdı anlamasına ama heves ederdi.”
“Bizlerde Demokrasi’ye heves ediyoruz, hepsi o kadar.”