akçakocaakçakoca haberakçakoca gazetesihaber akçakocaakçakoca son dakika
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
22°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
22°C

Canına Yandığımın İnsanoğlu / Bozulan Dengeler – I

05.10.2019 17:35
486
A+
A-

Amerika’nın darbesi ile ayrı, rahibi ile ayrı, kelebeği ile ayrı uğraştığımız bu günlerde, Allah esnafımızın da çiftçimizin de, vatandaşımızın da yar ve yardımcısı olsun diyerek dengemizi bozan mevzulara değinmek istiyorum…

Amerika’nın darbesi ile ayrı, rahibi ile ayrı, kelebeği ile ayrı uğraştığımız bu günlerde, Allah esnafımızın da çiftçimizin de, vatandaşımızın da yar ve yardımcısı olsun diyerek dengemizi bozan mevzulara değinmek istiyorum…

8 bin ton altın ile dünyada en çok altın rezervine sahip Amerika’ya karşı , 300 ton altın rezervimizin olduğunu göz önünde bulundurursak, biraz gerçekçi olmak lazım. Nasıl bir denge kurmuşsa adamlar, altın da değerlense, dolarda fırlasa Amerikan emperyalizmi kazanıyor.

Neyse “zenginin parası, züğürdün çenesini yorarmış”. Fazla uzaklara gitmeden, etrafımızda bozulan dengelerimize başlıklar ve başlık arası mevzular halinde göz atalım. Başlıklarımız, Biyolojik denge, psikolojik denge, ahlaki denge, Ekonomik-mali denge vs. başlık araları ise doğaçlama…

Biyolojik Denge …

Emin olun ki, kendi kendimize yaptığımızı, 9 Amerikan eyaleti bir araya gelse yapamaz. Şöyle ki, ot kurutma vb. ilaçlar kullanarak, bitki ile bitki, hayvan ile hayvan, bitki ile hayvan arasında ki dengeyi öyle bir bozduk ki, ortalık Amerikan beyaz kelebeklerine kaldı, fındık bahçelerimizde küllenme diye hastalıklar peydahlandı…

Doğada her canlı bir başka canlının sayısını kontrol edermiş, İnsanoğlunun bu mekanizmanın içinde olmadığını farz edersek tabi!!! Düşünsenize, otçul hayvan olmasa otlar çoğalır etçil hayvanlar azalır, tersi durumda otçul hayvanlar çoğalır, otlar azalır. Bu dengeye canına yandığımın insanoğlu müdahale etmediği sürece tüm canlılar belli bir düzende yaşamaya devam eder.

Diğer bir can alıcı nokta bitkiler arası etkileşimdir. Örneğin çok çeşitli türleri olan ve ot kurutma ilaçlarından sonra artık tarlalarımızda olmayan mantarlar ve bakteriler. Ölü bitki ve hayvan kalıntıları, sonbaharda dökülen yapraklar mantar ve bakteriler tarafından çürütülerek humuslu organik maddelere dönüştürülür. Oluşan fosfat ve nitrat gibi mineraller bitkiler tarafından alınarak yaşam döngüsüne katılır. Yani varlığının ve yokluğunun dahi farkında olamadığımız bu doğa dostlarımız bile, doğada en az arılar kadar önemliymiş.

Kısacası, ottan kurtulmak için kullandığımız ilaçlar ile sadece otu öldürmekle kalmıyoruz, toprağın içerisin de ve, üstünde yaşayan canlılara da zarar veriyoruz. Toprağı gübreleyen hayvanlara, polen taşıyıcılara, kuşlara, arılara tüm canlılara zarar veriyoruz.

Bununla da kalmıyoruz, tek başına koca bir bakanlık gibi mücadele eden Mühendisimiz Cenk DOĞAN Bey’i fake hesaplarla yıpratmaya çalışıyoruz. Bu da yetmiyor, bu hesapların paylaşımına bahçelerimize attığımız ilaçlar gibi “like” atıyoruz.

Bir başlık arası, Ağla Memleketim Ağla…

18 Temmuz Sel Felaketinden sonra, afet bölgesi ilan krizi ve küçük bir nefes için bazı küçük beklenti konuları bir hayli gündemimizi meşgul etti ve hala da etmektedir. Bu beklentilerin gerçekleşmemesinin arkasında, Akçakoca MHP’li Belediye Başkanı seçtiği için cezaya bırakıldığı falan iddia edildi, katılmadığımı belirtmek istiyorum. Bu konuya ilerleyen başlık araların da değineceğim. (Sarı Çizmeli Mehmet Ağa…)

Bence asıl neden, Sayın Cumhurbaşkanımızın kabine revizyonunu gündeminden çıkarmasıdır. Şöyle ki; 18 Temmuz sabahından buyana hiçbir fotoğraf karesini, hiçbir mikrofonu, hiçbir toplu görüntüyü kaçırmayan sayın Ayşe KEŞİR Vekilimiz, (hatta başka vekillere fotoğraf kadrajında yer, konuşmalarda mikrofon verilmediğinden de bahsedebiliriz) kabine revizyonunun olmayacağını öğrenmiş olacak ki verilen sözler, yıkılan umutlar, ilçenin çöken ekonomi sorunlarını pas geçti. Hatırlayın, Vekilimiz Akçakoca’da her gelen Bakan ile görüntü verdikten sonra, Düzcelilerin, Ayşe Keşir’in yeni kabinede görev alması için kamuoyu oluşturma çabalarını. Kısaca tipik, Düzce bir şey elde edemiyorsa yıkılsın! AKÇAKOCA siyaseti.

Bir esnaf abinin dükkânın da sohbet ederken, tarım kredisi ile aldığı tarlanın yarısını sele kaptırmış bir vatandaşın sorusuna muhatap kaldım. “Bilader, tarlamın yarısı uçtu, mahsulüm gitti, birkaç ay sonra kredi taksitim var ertelenecek mi? Vallahi cevap veremedim billahi cevap veremedim, sıkıntı yapıyordum cevap veremedim diye. Aylar geçti hala cevap veremiyoruz…. Çiftçimiz kan ağlıyor, Düzce’den! tık yok. Esnaf perişan gören duyan yok!
Güzel bir Ali KINIK sözleriyle birinci bölümümüzü bitirelim. Neyimiz var şu sonbaharda, Bu göçlerden geriye kalan, Bozulmuş bağlar gibiyiz, Sözler yalan, şarkılar yalan, İkimizde yalnız kalmışız, Ağla Memleketim ağla…
Bozulan Dengeler – II ve diğer başlık aralarında görüşmek üzere,

Saygılarımla…

Yazarın Diğer Yazıları